merhaba değerli arkadaşlar, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlayarak söze başlamak istiyorum.
sizler daha önce beni gevezekitapkurdu sayfasından hatırlayabilirsiniz. orada "ma petite" nickiyle oldukça sık kitap ve diğer çeşitli yorumlarla sizlerle birlikte olmuştum. şimdi kendi blogumu açmak istedim. burada hayatın içerisinde yer alan bizzat kendi deneyimlerimden yola çıkarak çeşitli yazılar bulacaksınız. bazen kullandığım bir ürün, bazen gittiğim bir film, bazen içtiğim bir içki olabilir. kısaca her konuda bizzat edindiğim deneyimlerimi burada sizlerle paylaşacağım. kendimi tek bir konu ile sınırlandırmak istemiyorum. zaten bunu yapan birçok blogger var. burada her telden çalacağız. cadının çatlamış süpürgesine binmeye hazır mısınız? ha bu arada sözü açılmışken neden bloguma böyle bir isim verdim. zira ben bir tık cadı olabilirim kabul. ancak son dönemde yaşadıklarım gerçekten süpürgemi çatlattı. kafayı kırdım anlayacağınız. o sebeple "süpürgesi çatlamış cadı ile başbaşa" ismi aklıma geldiğinde işte bu dedim, tam da beni ifade eden bir blog adı olacak.
şimdi aklınıza kim bu kadın? sorusu gelebilir. kısaca kendimi tanıtmam gerekirse; doğma büyüme İstanbul'luyum. Hatta ailem dört kuşaktır İstanbul'da ikamet etmektedir arkadaşlar. Anne tarafı İzmir'li baba tarafı ise Bulgar göçmeni. Hal böyle olunca da memleketim İstanbul oluyor. Tabi bunu söylediğimde insanlar memleketimden utandığımı falan düşünüyorlar ki bu çok yanlış. Keşke benim de bir köyüm olsaydı, her yıl tarhana, bulgur, turşu, salça gibi temel ihtiyaçları organik şekilde kendim yapıp getirseydim. Şöyle bir köyümün pınarından kana kana buz gibi su içseydim. Dağ eteklerinden mis gibi bol oksijenli dağ havasıyla ciğerlerimi doldursaydım. Sabah horozların sesi ile güne başlayıp, tavukların altından gelen taze yumurta ile köy peynirini katık ederek kahvaltı edebilseydim. Ay neyse işte gördünüz mü? Şimdiden sizlere içimi dökmeye başladım. Bunlar benim küçük tefek özlemlerim. Ben kendimi biraz tanıtıyordum değil mi? Uzun yıllar turizm işiyle uğraştım. Turizm dediysem deniz turizmi. Yani boğazda 100 kişi ve üzeri lüks yatlarda organizasyonlar düzenledim. Düğün, nişan, doğumgünü, iş yemeği aklınıza ne gelirse. Oldukça keyifli, zor ve bir o kadar da yorucuydu. Şimdilerde ise özel bir eğitim kurumunda eğitim danışmanı ve öğretmen olarak çalışıyorum. Son dönemde işim çok fazla zamanımı alıyor ve kendime fazla zaman ayıramıyorum. Ama yine de tüm hayat tecrübem ve bilgi birikimlerimle sizlerle olacağım. Kitap okuma aşığı olduğum halde son zamanlarda kitaba bile zaman ayırmıyor olmam beni düşündürüyor. Belki blogda yayın yapma bahanesi ile yeniden okumaya başlarım. Burada bazen kendime özeleştiride de bulunacağım. yazı dilimden de anladığınız üzere Türkçe'yi aşırı iyi kullanırım ve kelime dağarcığım çok iyidir, ilaveten koç burcuyum. türkçe'yi iyi kullanmayı ve kelime dağarcığımı çok kitap okumaya borçluyum elbette, hafif narsist tavrım ise burcumun özelliği. koç ve aslan en yüksek frekansta olan ve egoları yüksek burçlar. bazen burçlardan da bahsedeceğiz. kadın erkek ilişkilerine de değineceğiz.
değerli arkadaşım, bu yazıyı buraya kadar okuduysan demek ki benden, benim tarzımdan, düşünce şeklimden hoşlandın anlamına gelir. şimdi sizlerden bir isteğim var. lütfen sizler de bana yorumlarınızla katılın. yani fikirlerinizi beyan etmekten geri durmayın. ayrıca değinmemi istediğiniz bir konu varsa bu konuları da belirtin ki ben üzerine bir düşüneyim. atıyorum, erkek arkadaşınla bir sorun mu yaşıyorsun. yaz bana ve fikrimi iste. ben de genel olarak böyle bir sorun veya tavır karşısında nasıl davranılması gerektiği hakkında bilgi vereyim. veya yeni yazılarımda bu konulara da yer verebileyim. konu seçimleriniz lüften çok farklı olmasın. örneğin, tutup opera hakkında yaz derseniz yok valla bana gelmez o iş. aramızda kalsın da operayı hiç sevemedim. kendimi de o kadar zorladım ama olmadı. neyse ortamlarda açık etmiyoruz tabi ki..
kendimi tanıtayım derken girdiğim konulara bakar mısınız? bu arada benimle birlikte yaşayan bir kedim var. kendisi 6 yaşında üç renkli bir dişi. çok tatlı ve şekerdir kendisi. doğduğu günden beri benimle birlikte. bazen kendini insan sandığından şüphe ediyorum. hiç kucağıma gelmezdi ama şimdi huy değiştirdi. birkaç akşamdır tv izlerken kucağıma çıkmaya başladı. bu olay beni çok şaşırttı. kedilerin de huy değiştirdiğini bilmezdim.
dikkat ederseniz yaş hususuna hiç değinmemekle birlikte çoğunuzun abla diyebileceği bir yaşta olduğumdan neredeyse eminim. aman canımm yaş dediğin nedir ki? sadece bir rakam değil mi? önemli olan insanın kendisini kaç yaşında hissettiğidir. ama tecrübeler noktasında bana güvenebileceğinizin altını çizmek isterim. belli bir yerden sonra hayata ve olaylara bakış açınız çok farklı bir perspektif kazanıyor çünkü. bir başkasının göremeyeceği bir açıdan olayı çok farklı şekillerde değerlendirebiliyorsunuz. zaten hep söylerim. bir olaya beş çeşit bakış açısı vardır ve her birinden farklı görünür. her neyse canlarım, gördüğünüz gibi ilk tanıtım yazımda da kendimden bahsedeyim derken daldan dala atladım. hayallerimden, özlemlerimden, sevmediklerimden bahsettim. ilk yazı için bence bu kadar yeter. bir sonraki paylaşımda görüşünceye dek herkese mutlu günler ve daha da önemlisi mutlu geceler diliyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder